Acıbadem Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü Biyoetik Yüksek Lisans Programı ortak etkinliği Biyoetik Günleri 2: Pandemide Biyoetik toplantısı online olarak 24 Aralık 2020 tarihinde gerçekleşti.
Geçtiğimiz 2020 Mart ayı itibariyle “pandemi” olarak adlandırılan küresel boyutta tüm insanlığa ortak duyguları, deneyimleri yaşatan yeni koronavirüs hastalığı ile karşı karşıyayız. Tüm insanlığı ortak paydada birleştiren bu süreç hayatımızı çok boyutlu olarak etkilemektedir. Pandeminin hayatımız üzerindeki etkisini tek bir boyut üzerinden değil de geniş bir yelpazede ele almak belki daha doğru olacaktır. Yapılan çalışmalar –ki henüz bir yıl olmadan “COVID-19” anahtar kelimesi ile tarama yapıldığında neredeyse 1 buçuk milyona yakın yayınlanmış araştırma ile karşılaşılmakta- bu çalışmalar COVID-19’un etiyolojisi, epidemiyolojisinin yanı sıra bireyler ve toplum üzerindeki fiziksel, ruhsal ve sosyal olumlu-olumsuz etkilerini anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda içinde bulunduğumuz bu süreçte bilim dünyasının da tüm alt alanları ile tek bir başlık üzerine odaklandığını ve her alanın kendi yetkinliği çerçevesinde bu başlığı açıklamaya çalıştığını söyleyebiliriz.
Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü Biyoetik Yüksek Lisans Programı tarafından ortak olarak gerçekleştirilen bu toplantıda da, bu, birden fazla yönü olan yelpazede yer alan boyutlardan zaman ve koşullar gereği yalnızca birkaçı üzerinde pandemi olgusu ele alınmıştır. Prof. Dr. Yeşim Işıl Ülman, Koronavirüs küresel salgınını biyoetik açıdan irdelemiş; Prof. Dr. Pınar Okyay, halk sağlığı uzmanlık alanı bakış açısıyla pandeminin yönetimini ve etkilerini ele almış; Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, COVID-19 salgınını klinik ve sağlık hizmeti yönetimi açısından değerlendirmiştir. Tıp, Eczacılık, Psikoloji, Sosyoloji, Hukuk, Tarih gibi disiplinlerden birçok katılımcı ile lisans ve lisansüstü öğrencileri uzaktan çevrimiçi bu toplantıya ilgi göstermişlerdir. Toplantı kısa raporu söyle özetlenebilir:
“Enfeksiyon hastalıkları, hayvandan insana, insandan insana bulaşabilen, tanı konabilir, tedavi edilebilir, iyileştirilebilir ve önlenebilir hastalıklardır. İnsanlarda hastalık, sakatlık ve ölüme neden olabildiklerinden, enfeksiyon hastalıklarıyla mücadele önemlidir. Tıp ve bilim tarihi açısından bakıldığında, insanlık, enfeksiyon hastalıklarıyla mücadelede bağışıklama yöntemiyle önemli başarılar elde etmiştir. 2019 Aralık ayında Çin’de ilk kez saptanan yeni koronavirüs (SARS-CoV-2), COVID-19 adı verilen akut solunum yolu enfeksiyon hastalığına yol açmış; kısa sürede dünya üzerinde yayılarak pandemiye dönüşmüştür, toplumsal ve ekonomik sorunlara yol açmıştır.
Salgınla mücadelede bilimsel olarak ne yapmak gerektiğini anlamanın yanı sıra bu mücadelenin “nasıl” yapılacağının, hangi tutum ve davranışlarla yönetileceğinin, bir başka deyişle, meselenin etik boyutunun sorgulanmasına ihtiyaç vardır. COVID-19 salgını ile mücadelede, kanıta dayalı bilimsel, tıbbi müdahale sürerken; biyoetik açıdan, gelişmelerin açıklık, şeffaflık ve gerçekçilikle kamuoyuyla paylaşıldığı; herkese eşitlikle muamele edildiği, karantina ve izolasyon durumlarında kişi özerkliğinden, toplum sağlığı adına orantılı, ölçülü fedakarlık beklendiği; insanlar, hastaneler, birimler ve ülkeler arasında dayanışma ve işbirliğinin desteklendiği; hükümetlerin hesap verilebilirlikle halkın ihtiyaçlarına cevap verebildiği, iktisadi hayatın karşılıklı işbirliği ve dayanışma ile desteklendiği, insan haklarına ve onuruna uygun; insani, çoğulcu, çevreye, biyosfere, biyoçeşitliliğe, gelecek nesillere saygılı ve sorumlu tutum ve davranışlarla salgın yönetimi önerilir” (*).
Dr. Öğretim Üyesi Ayşenur Aktaş ve Prof. Dr. Yeşim Işıl Ülman
(*) Kaynak: Ulman YI. “COVID-19 Enfeksiyon Hastalığı Salgınına Biyoetik Açıdan Bakış”,
ACU Sağlık Bil Derg. 2020; 11(3):365-371.